Menü Kapat

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Cinsiyet değil, zihniyet değişmeli

Interviewicon

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Uluslararası Suç ve Ceza Filmleri Festivali’nin ikinci yıl teması ‘Kadına şiddet.’ Yasalar değişse de zihniyetin aynı kaldığını söyleyen Festival Komitesi Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, amaçlarının geniş kitlelere ulaşan sinemayla; şiddete karşı toplumsal bilinci artırmak olduğunu söylüyor.

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin 2012 teması Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık, amacıysa suç ve adalet ilişkisinin sinemadaki yansımasını toplumlara ulaştırmak. İletişim, dayanışma ve işbirliğiyle bilinci artırıp toplumsal dönüşümü sağlamak. Festivalin fikir babası ve komite başkanıysa İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin 2012 teması Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık, amacıysa suç ve adalet ilişkisinin sinemadaki yansımasını toplumlara ulaştırmak. İletişim, dayanışma ve işbirliğiyle bilinci artırıp toplumsal dönüşümü sağlamak. Festivalin fikir babası ve komite başkanıysa İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer.

2005’te dünyanın en uzun ve en büyük ceza hukuku kongresini düzenlediklerini ancak istekileri mesajları topluma yeterince ulaştıramadıklarını belirten Prof. Sözüer, festival fikrinin de böyle doğduğunu anlatıyor: “Hâlbuki konu toplumun hep gündeminde olan ceza hukuku reformuydu. Buna karşılık, herhangi bir dizi filmde geçen suç, ceza, adalet, adaletsizlik hususunu, toplum mutlaka konuşuyor, tartışıyor.

O zaman düşündüm ki ‘Bunlar bizim konularımız, biz neden sanat ile sinemayla birlikte yol almıyoruz? Biz sinemadan, çok şeyi farklı açılardan yeniden öğrenebiliriz.’ Suç ve Ceza Film Festivali fikri böyle doğdu, kabul gördü, iki yaşına geldi, umarım devamı gelecektir.”

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Kanunları Değiştiriyoruz Zihniyeti Değiştiremiyoruz

Kadına yönelik şiddet ve ayırımcılık her toplumda görülen bir durum ancak çağlar boyunca yok edilememiş. Bu sorunu Festivalde hangi açıdan ele alıyorsunuz?

Adem Sözüer: Hukukçular; sorunları kurallar üzerinden konuşuyorlar. Festivaldeki amacımız; sorunlarla ilgi farklı bakış açılarını ortak bir zeminde ortaya koymak. Hukukçular nasıl bakıyor, sinema sanatı nasıl bakıyor? Bu iki perspektifi bir araya getirerek sorunu farklı yönleriyle ele almak. Romanlarda, hikâyelerde, yazılı ve görsel basında suç, ceza, şiddet ve ayrımcılık hep yer alan konular. Şiddet ve ayrımcılığı engellemek istiyoruz, hukuk bunları suç haline getiriyor ve ceza veriyor. Ama sadece suç ve ceza ile biz bu sorunları çözemeyiz.

Başka şeyler de yapmak ve bunun için sorunu farklı yönlerden de görmek lazım. Acaba sinema sanatı bu sorunu nasıl ele alıyor? Biz onlardan da öğrenmek ve sorunu her yönüyle anlamak istiyoruz. Şiddet ve ayrımcılığın önlenmesinde, suç ve ceza dışında başka neler etkili olur? Bu bakımdan da sanata ihyacımız var. Hukuk ve sinema dünyasının bu tür faaliyetlerde el ele vermesi, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda bir sorun olduğuna ilişkin farkındalığı güçlendirecektir. Eğer sorunun varlığı gerçekten idrak edilirse, çözüm için en ciddi adım atılmış olacaktır.

Farkındalık, yoksa topluma ulaşıp, nasıl çözeceksiniz?

Bu tür sorunları sadece mahkemelerde çözemezsiniz, toplumun her kesinime, düşen görevler var. Bizim yazdığımız kitapları en fazla, hâkimler, savcılar, öğrenciler onlar okuyor. Buna karşılık sinema sanatı çok daha geniş kitlelere ulaşabiliyor. O yüzden biz hukukun ne dediğini sinema sanatı ile geniş kitlelere ulaştırmak istiyoruz.

Uluslararası hukuk kaynaklarının, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa bakışı nedir?

Birçok uluslararası sözleşme kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı engellemekle ilgilidir. Sadece insan haklarıyla ilgili sözleşmelerde değil, özellikle kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla ilgili uluslararası sözleşmeler var. Bunlardan bir tanesi mesela son Avrupa Konseyinin Sözleşmesi ve Türkiye bu sözleşmeyi ilk imzalayıp onaylayan ülke oldu.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Türkiye Birçok Yönüyle Şiddet Mağduru Bir Ülke

Bu noktadan hareketle Türkiye, nereden nereye gelmiş durumda?

Bizim hukukumuzda yazılı birçok kural da kadına yönelik negatif ayrımcılık vardı. Anayasa Mahkememizin verdiği birçok kararında da kadını bir birey olarak görmeyen, eşitliğe aykırı pek çok kanunu anayasaya aykırı bulunmamıştır. Anayasa Mahkememiz kadın erkek eşitliği konusunda da, hep hakları sınırlandıran kararlar vermiştir. Ancak Türkiye de son on yılda yazılı kurallarda çok şey değişti. Türkiye, hukuki düzenlemeler bakımından kadın erkek eşitliği ile ilgili hukuki standartlar iyi bir seviyeye gelmiştir diyebiliriz. Ancak atılacak adımlar var elbette.

Yazılı kurallarda durum böyle ama gerçek durum nedir?

Her demokraside üç güç vardır: Yasama. Yürütme Yargı. Türkiye’de bir de dördüncü güç var: O da kanunları uygulamama veya yanlış uygulama gücü! Yazılı kuralların gerçek hayata maalesef yansımadığını görmekteyiz. Suç ve Ceza Film Festivalinin bir misyonu da yazılı güzel kurallarımız var ama bunları hayata nasıl geçiririz, sorusuna cevap aramaktır.

Hukuk, ataerkil ayırımcı bir perspektiften yazılıp okunabilir mi?

Salt erkek bakış açısıyla, yani tek gözlü bir hukukumuz vardı, şimdi iki gözlü bir hukukumuz var diyebiliriz. Ama hukuk bünyemiz bu ikinci göze tam uyum sağlayamadığından, henüz iyi göremiyor.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Sadece Ailesinin Sınırları İçerisinde Bir Kadın İle Bir Ülke Varması Gereken Yere Varamaz

Yereldeki sorunlar,  bazı gelenekler şiddeti; suç ve cezayı nasıl etkiliyor?

Yanlışlıklar, gelenek haline gelmişse bunları tasfiye etmek gerekir. Zannetmeyin ki kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık sadece toplumun siyaseten veya kültürel olarak belli kesimlerinde ortaya çıkıyor. Aynı zihniyetin ve davranışların toplumun her kesiminde olduğunu bilmenizi isterim. Yani yüksek! Sosyetede de var, varoşta da. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık bakımından en olumsuz gelenekler yargı sürecinde ve kararlarında var! Bu nedenle kanunları değiştiriyoruz ancak zihniyeti değiştiremiyoruz. Çünkü kadın karşıtı bir bakış açısı var. Sadece erkek değil bazı kadın hukukçularda da!

Şiddet olduktan sonra ceza veriliyor, önleyicilik bakımından ne yapılabilir?

8 Mart Kanunu burada gündeme geliyor, yeni kanunumuzda bir önleyici tedbirler var bir de koruyucu tedbirler var. Kadına, çocuğa, aile bireylerine yönelik şiddet tehlikesi ortay çıktığı zaman derhal koruyucu tedbir almak mümkün. Bir barınma yeri temin etme ve maddi yardım sağlamak gibi.

İkincisi önleyici tedbirlerdir. Şiddet uygulayanı konuttan uzaklaştırma, mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmama gibi. Şiddeti uygulayan kişi bu yasaklara uymazsa, çok etkili bir önlem getirildi. Şiddet uygulayana yargılama yapılmaksızın önleyici hapis tedbiri uygulanır. Önleyici tedbir kararları mutlaka yeterli bilgi ve belgeye dayalı olarak verilmeli. Aksi takdirde uygulamada rastladığımız kötüye kullanmalar çok artar.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Cinsiyet Değil, Zihniyetin Değişmesi Önemli

Adaleti sağlayacak hukuk mekanizmalarına erkeklerin hâkim olması; kadınlara adaleti etkiler mi?

Kişinin kadın veya erkek olması da önemli değil. Sıkıntı zaten belli bir cinsiyetten değil, belli bir zihniyetten muzdarip olduğumuzdandır. Karar verici mekanizmalarda kadın sayısı arttıkça elbette ki olumlamalar söz konusu olabilir. Ama bu mutlak gerçeklik değildir. Cinsiyet değil, zihniyetin değişmesi önemlidir.

Festivalden bahsedecek olursanız neler aktarırsınız?

Sadece bir film festivali değiliz. Dünyanın 30 ülkesinden bilimsel rapor sunulacak. Bu 30 ülkeye bazı sorular sorduk: Ülkelerinizde bu sorunun varlığı kabul ediliyor mu, ediliyorsa, bu soruna ilişkin özel bir kanununuz var mı, ne gibi tedbirler alıyorsunuz, bu tedbirler etkili oluyor mu, tedbirleri kimler uyguluyor gibi.. Dünyanın hemen her bölgesinden her kıtasından ülke var. Bilimsel rapor gelen ülkelerden aynı sorunla ilgili filmler ve sinemacılarda gelecek. Hukuk ve sinema konuyu birlikte tartışacak. Bu içerik ve ölçekte hukuk ve sinemanın bir araya gelişi sadece Suç ve Ceza Film Festivali ile gerçekleşen bir ilk.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Böyle Bir Sorun Var, Dikkat

Festivalin hedefleri?

Her yıl bir konuyu çok yönlü ele almak istiyoruz. Önümüzdeki yıl konu çocuklar olabilir. Festival her yıl başka bir konuda aslında şunu söylüyor olacak “böyle bir sorun var, dikkat”. Ama sadece soruna dikkat çekmek değil dünyanın diğer ülkelerinde nasıl çözümler var, oradaki hukuk, sinema sanatı soruna nasıl bakıyor? Amaç, diğer ülkelerin birikimini de buraya taşımak. Geniş bir tartışma platformu ve bilgi havuzu oluşturmak. Başta bilimsel araştırma yapmak isteyenler olmak üzere Türkiye’den ve Dünyadan dileyen herkesin yararlanacağı bir bilgi hazinesi oluşuyor.

Suçun anlaşılması açısından filmler yol gösterici olacağına inanıyor musunuz?

Ben suç ve ceza film festivalinden çok şey öğrendim. Çünkü hukukçu, belli bir pencereden bakıyor. Biz adalete hukuki bir bakış açısıyla bakıyoruz. Toplum ise suç ve cezaya çok farklı açılardan bakıyor. Toplumun bakış açısını da bilmemiz lazım. İşte bunu açıyı bilmemiz için sanata, sinemaya ihtiyacımız var. Kuralları daha doğru koymak istiyorsak farklı perspektifleri görmek, bilmek gerekir.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

400 Film

Gelen filmler hangi ülkelerden?

Geçtiğimiz yıl konumuz “Darbelerle Hesaplaşma “idi. Dünya ve Türkiye medyası ciddi bir ilgi gösterdi. Bu sene Arjantin, Brezilya, Meksika, Amerika Birleşik Devletleri, İran, Mısır, Cezayir, Kore, Japonya, Rusya, Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Romanya, İtalya, İspanya gibi çok sayıda ülkeden 400 e yakın film gönderildi. Çok büyük bir ilgi var. Seçici kurul tarafından değerlendiriliyor, bu sene film ödülü de koyduk. Hem yurt içinden hem yurt dışından sinemacılar ve farklı meslek gruplarını temsil edenlerden oluşan uluslararası bir jüri oluşturduk. Bir de kısa film yarışması olacak ki bu da ödüllü. Bir izleme komitemiz var ki son iki aydır geceli gündüzlü bu filmleri izliyor.

Festivalinizde özel bir etkinlik var mı ve içeriğini okuyucularımız nasıl takip edebilirler?

Festivalimizde bir kadın hareketi forumu günü olacak, tüm gün tüm bu konuda çalışma yapan STK lar orada olacak. Bu anlamda mümkünse herkesi bekliyoruz. Etkinlik takvimimizi www. icapff.com’dan takip edebilirler.

Kübra Ünlü – Adem Sözüer Röportajı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir